izleniyoruz

Monday, June 28, 2010

Delireyazmak!

Ben bugün saat 11.45 civarında delireyazdım. 

Mutluluktan delirmek mümkünmüş onu anladım.

Entendantel bir konuşmamızda böyle bir an yaşayabileceğinden söz etmişti ama benim aklım almamıştı doğrusu. Onun için mümkün görünüyordu. Benim için uzak bir ihtimal. Mutluluktan delirmem için bir sebep yoktu. Ben öyle sanıyordum.

Varmış.

Ağlamak istiyorum bağıra bağıra, sarsıla sarsıla, yanımdakilere sarıla sarıla. Sonra o ağlamalardan kontrolsüz kahkahalara geçmek istiyorum. Sonra o kahkahalardan derin derin iç çekmelere ve uzun suskunluklara. Rakı içmek istiyorum, bağır çağır şarkı söylemek istiyorum. Hatta geç olmadıysa saat ben bir koşup gelsem. "Olmaz" mı diyorsunuz, o zaman sizi bir öpsem? Aklıma mukayyet olamıyorum, siz tutsanız biraz, belki söz geçirirsiniz. Şu saat oldu hâlâ geçmedi bu hissiyat. Sabaha çıkmam bu gidişle, serotonin doz aşımından olacak ölümüm.  Cesedim güzel olacak sanırım.

Ben bugün saat 11.45 civarında delireyazdım. Hâlen o ince çizgide mücadele ediyorum.

"Çok korkuyorum doktor bey, ya aklımı başıma alırsam?"

Monday, June 7, 2010

Bisikletimi alma, internetime dokunma!

Çocukluğum sokaklarda geçti benim. En büyük avantajım annemdi. Yaşadığımız yer olan babamın memleketinden sadece yarım saat mesafede bir başka kasabadandı ama her şeyiyle çok farklıydı. O farkı bana da yaşattı. Kız kuzenlerim evlerinde oturup annelerine yardım ederken benim çocukluğum oğlanlarla top peşinde koşturmakla geçti. Sokak aralarında koşturup top peşinde geçen günlerimin arasında bir gün ben bisikleti keşfettim. Aslına bakarsanız bisikletim hep vardı. Ama iki tekerlekli, zincirli bir bisikletin verdiği hazzı okulun hafif eğimli bahçesinden aşağıya kendimi rüzgâra bırakarak ilk keşfettiğimde sanırım 8 yaşında idim. Bir süre arkadaşımın bisikletiyle idare ettim, ama bir gün bisikletçide gördüğüm kırmızı üzerine beyaz boyalı havalı bir BMX'e gönlümü kaptırdım. Dedim ya benim en büyük şansım annemdi. Bisiklet için babamdan izin almama gerek yoktu. Nitekim öyle de oldu. İlk bisikletimi bana annem aldı.

Elinden tutup götürdüm. Bunu istiyorum, dedim. Bu erkek bisikleti gibi, dedi, kız bisikleti mi alsak? Ben bunu istiyorum, dedim. Erkek çocuğundan ne fiziken ne ruhen pek farkım yoktu zaten. "Bin bakayım sürebiliyor musun?" dedi. Sokakta kısa bir tur attım. Geldim yanında durdum. Fiyatı sordu, ben fiyatı duyunca "kesin almayacak" diye geçirdim içimden. Döndü, "Hadi bin git eve, ben de geliyorum" dedi. Mucize böyle bir şeydi.

Erkek kuzenlerimden bile önce bisikletim olmuştu. Hakkını verdim doğrusu. Nereden baksan 4-5 sene sürdüm o bisikleti. Sonra ilk dağ bisikletleri çıktı piyasaya. Benim bisikletimi yenileyecek kimsem yoktu artık ama erkek kuzenlere yeni bisikletlerden alınmıştı. Ben de nasiplendim uzun süre o bisikletlerden. 1996 yazında bir gün mağazaya girdim, arkada duran bisikleti aldım ve dolaşmak için çıktım. Ama amcamın buz mavisi donuk gözlerini üzerimde hissedince bu sefer bir şeylerin ters gideceğini fark ettim. Akşam babam gelince dedi ki, "Artık bisiklete binmeyeceksin. Mağazaya girip bisikleti alma!" Yaşım 16 idi. Onlar kocaman erkeklerdi. Ne derlerse o olurdu ve onlar benim için en doğrusunu bilirlerdi. Bana söz söylemek düşmezdi. Annemin bana armağan ettiği özgürlüğü elimden alan amcamdan hep nefret ettim. Daha sonra nefretin sınırları genişledi, benim için en doğrusunu bildiğini iddia eden ve benim yerime karar almaya kalkan bütün erkeklerden nefret ettim.

Etik olarak, özgürlükler açısından, siyasi açıdan ve daha aklıma gelmeyen birçok perspektiften tartışılabilir internet sansürü. Ama benim için anlamı işte bu kadar basittir. Amcamın benim için neyin doğru olduğuna tek başına karar vermesinden ve beni bisiklete binme özgürlüğünden men etmesinden başka bir şey değildir. O zaman bisikletimin elimden alınmasına direnecek durumda değildim. Şimdi çorbada benim de tuzum olsun istiyorum. Başka bir savunma noktası aramaya gerek duymuyorum: Benim yerime karar verme, internetime dokunma!


İnternet sansürü ile ilgili yazılar:

http://www.sansurekarsiyuruyus.com/
http://sansuresansur.blogspot.com/2010/06/elveda-google.html
http://www.internetgelecegimizdir.com/
http://www.neonebu.com/InternetteSansureHayir.aspx?G=ISH
http://en.rsf.org/turkey-blockage-of-youtube-spreads-to-07-06-2010,37684.html
http://ozguruckanzone.blogspot.com/2010/06/oyunun-kural-baykaln-meyveleri.html
http://www.teakolik.com/google-servislerine-erisim-yasaklandi/
http://www.barisatasoy.com/guncel/google-yasagi-ideolojik-veya-hukuki-degil
http://www.barisatasoy.com/guncel/google-sansuru-evet-google-da-engellenir
http://www.kucukgurme.com/2010/06/yasaklar-kalkana-kadar-size-buradan-ekmek-yok/
http://www.kucukgurme.com/2010/06/internet-yasaklari-nasil-asilir-2/

İnternetime dokunma! (Ozan Tortop'un izniyle: http://friendfeed.com/ozantortop/5b06c4c8/cok-sinirl)