izleniyoruz

Thursday, October 21, 2010

Mukadderat

Her şey yukarıdakinin ebemi bırakıp benimle halvet olmaya niyetlenmesiyle başladı. O ana dek ebemle olan ilişkilerini uzaktan gözlemci sıfatıyla izledim. Ne de olsa olayın hem mecazi hem de kelimenin gerçek anlamıyla bana giren çıkan bir yanı yoktu. Bu nedenle kimin kimle ne yaptığına karışacak değildim. Sonuçta medeni bir insandım. Zevklere ve renklere saygım ya da büyük bir vurdumduymazlığım vardı. Dolayısıyla yukarıdakinin yaşlı başlı, namazında niyazında bir kadından ne istediğini merak bile etmedim. Fantezi sınırları geniş bir ülkeydi ve ben birkaç şehrinden başkasını gezmemiştim.

Lakin ebemden hevesi geçip gözlerini bana çevirdiği anda işin rengi değişti. Neydi ne oldu emin değilim. Zira bana kalırsa bence fazla bir fark olmamıştı hayatımda. Gel gör ki yine de atış menzilinde olduğumu bilmek kanıma dokundu. Karşı koyacak gücüm yoktu. Kadir ve baki olanla aşık atacak güç bende ne gezerdi. Nitekim dediğim gibi oldu. Bu yatıp kalkmalar sonunda hayatımda olmasa da aramızdaki ilişkinin renginde bir değişiklik oldu. Hayran olduğun kim olursa olsun, onunla yatağa giriyorsan o hayranlığın derecesinde gündelik hayata yansıyan bir azalma, bir laubalileşme kaçınılmaz oluyor.

Bunun ilk emareleri de dilde görülüyor tabi. Kadrinden ve mutlakiyetinden şüphe duyulmaz bir "O" iken yanı başında uzatsan elini dokunabileceğin bir "sen"e dönüyor hitap. İnanç desen bu "sen"le birlikte biraz sallanıyor doğrusu. Aslında daha iyi ifade etmek gerekirse, inancın biçimi değişiyor. Bir zamanlar "dua edersem olur, her şeye bir çözüm bulur, dermansız dert vermez" fikr-i sabiti, "sen bir yolunu bulur, beni yine becerirsin" biçiminde tezahür ediyor ki bu da  gece karanlığında yol alırken karşıdan gelen bir kamyonun ışıklarıyla önünden kaçamayacağın bir ânda karşı karşıya kalma beklentisi yaratıyor insanda ve işin kötüsü bu beklenti hiç geçmiyor. O kamyon üstünden geçecek kardeşim, direnmenin alemi yok.

Şimdi, yeni fikr-i sabitiniz bu olunca her ağzınızı açtığınızda vakaların en olumsuz yanlarını mevzubahis etmeniz de neredeyse alışkanlıktan mütevellit bir zorunluluk hâlini alıyor ki bu bazen konuştuğunuz kişilerde bıkkınlık nâm duygunun zuhur etmesine neden olabiliyor. Böyle durumlarda sıkıntısını dile getiren arkadaşlar genelde kişisel tarihinizi bilmeyenlerdir. O zaman verdiğiniz rahatsızlıktan dolayı edeplice özür dilemek ve devamını asla ama asla getirmeden şöyle demek gerekir:

"Her şey yukarıdakinin ebemi bırakıp benimle halvet olmaya niyetlenmesiyle başladı."
 

1 comment:

  1. Hiç beklenmedik anda beklenmedik bir yazı olmuş benim açımdan. Eline sağlık.

    ReplyDelete

Söyle, içinde kalmasın.